Bu eser, 2015 yılında İlknur Dayoğlu tarafından özgün bir tasarım anlayışıyla hazırlanmıştır. Ortada, hattat Ceyhun Oydem tarafından yazılmış olan zarif “Kün Feyekün” lafzı yer almakta; çevresi ise lale çiçekleri, hâtayi motifleri ve ince tığ işleriyle bezeli, estetik ve manevi bir çerçeve ile zenginleştirilmiştir.
Pembe, altın ve beyaz tonlarının zarif uyumuyla oluşturulan bordür, doğanın zarafetini ve hayatın ilahi düzenini görsel bir dille ifade etmektedir. Her detay, geleneksel Osmanlı tezhip sanatına sadık kalınarak, modern bir duyarlılık ve özgün bir estetikle yeniden hayat bulmuştur.
“Kün Feyekün” (كُنْ فَيَكُونُ) ifadesi, “Ol der, ve olur” anlamına gelir. Kur’an-ı Kerim’de Allah’ın sınırsız kudretini ve iradesinin mutlaklığını anlatmak için kullanılır. İnsanoğlu için de her hayal, her hedef ve her başlangıç, Allah’ın dilemesiyle mümkündür. Ancak burada çok önemli bir denge vardır: Kün Feyekün yalnızca pasif bir bekleyişi değil, aktif bir çabayı da içerir.
Bireyin hayatında beklentilerini gerçekleştirmek için yalnızca istemesi yetmez; amacına ulaşmak için çalışması, kendini geliştirmesi, emek vermesi ve sabretmesi gerekir. İnsan, gereken çabayı göstermeden yalnızca Allah’tan sonuç beklerse, iradesini yok sayar ve kendisini Allah’a eş tutmuş olur ki bu tevhit inancına aykırıdır. Hakiki tevekkül, çabanın ve sabrın ardından Allah’a güvenmek demektir. İşte “Kün Feyekün” de bu derin hakikati hatırlatır: İnsan üzerine düşeni yapar, sonrasında işini Allah’a bırakır. Vakti geldiğinde, O dilerse “Ol” der ve kader gerçekleşir.
Bu eserde zarif lale motifleri, yalnızca bir süsleme unsuru değil; derin bir manevi semboldür.
İslam sanatında lale, tevhid inancının, yani Allah’ın birliğinin ve aşkın ifadesidir. Arap harfleriyle “lâle” kelimesi, “Allah” lafzıyla aynı harfleri taşıdığı için, lale doğrudan ilahi güzellik ve aşkı simgeler. İlknur Dayoğlu’nun tasarımında lale çiçekleri, yaratılışın güzelliğini, ilahi kudretin yeryüzüne yansımasını ve insanın boyun eğerek Allah’a yönelişini zarif bir dille ifade eder.
Geleneksel hâtayi motifleri, eserin genel ritmini ve estetik akışını destekler nitelikte desenin içine ustalıkla işlenmiştir. Çiçek ve yaprak formlarından oluşan bu stilize motifler, doğallığın ve sonsuzluğun izlerini taşır.
İlknur Dayoğlu, eserin merkezinden dışa doğru narin tığ motifleriyle akıcı bir geçiş oluşturmuştur. Bu zarif yapılar, desenler arasında manevi bir enerji akışı kurar; gözün dinlenmesini, ruhun hafifçe yükselmesini sağlar. Tığlar, eserin ilahi kudretin sonsuz açılımını temsil eden bir çerçeve gibi sanat eserine derinlik kazandırır.
İlknur Dayoğlu, bu eseri tasarlarken insanın yaratılıştaki saf halini ve Allah’ın kudretine teslimiyetini sanatla görünür kılmak istemiştir. Kün Feyekün lafzı etrafında açılan laleler, kıvrılan hâtayi desenler ve narin tığ motifleri, insanın hayattaki mücadelesini, sabrını ve sonunda Allah’a güvenerek kaderin tecellisini bekleyişini anlatır.
Bu eser, hem estetik bir huzur hem de manevi bir çağrı taşır: Çalış, sabret, kendini geliştir; sonra güven ve teslim ol. Çünkü vakti geldiğinde, O diler ve “Ol” der ve her şey en doğru zamanda var olur.