Bu eser, 2015 yılında İlknur Dayoğlu tarafından özgün bir tasarım olarak hayata geçirilmiştir. Ortada, hattat Ceyhun Oydem tarafından zarafetle yazılmış “Ya Şâfi” lafzı yer almakta; çevresi ise sekiz kollu ve sürekli döngü oluşturan dairesel bir kompozisyonla çevrelenmiştir.
Kompozisyonun ana yapısını klasik tezhip sanatında sıklıkla kullanılan rûmi ve hâtayi grubu motifler oluşturur. Hâtayi çiçekleri ve minyatür yapraklar, bu sonsuz döngü içinde zarif bir şekilde yerleştirilmiş, desenin hem içsel hareketini hem de doğal akışını desteklemiştir. Rûmi kıvrımları ise kompozisyona ritmik bir akış ve yaşam enerjisi kazandırmıştır.
İlknur Dayoğlu, tasarımın merkezinden dışa doğru zarif bir geçiş sağlamak amacıyla ince tığ motifleri yerleştirmiştir. İncelikle işlenmiş bu tığlar, motiflerin bitiş noktalarında hafifçe yükselerek desenler arasında sembolik bir bağ kurar. Gözün dinlenmesini sağlayan bu narin tığ yapıları, süsleme unsurlarının durağanlığını hafifletirken, esere manevi bir derinlik ve sonsuzluk hissi kazandırır. Bu zarif yükselişler, aynı zamanda ruhun Allah’a yönelişini ve şifa arayışını sembolize eder.
“Ya Şâfi”, Allah’ın “şifa veren”, hastalıkları gideren sıfatıdır. İslam inancına göre, bedensel ve ruhsal her türlü iyileşme, Allah’ın şifa sıfatıyla mümkündür. İnsanlar, dert ve hastalık zamanlarında “Ya Şâfi” ismiyle Allah’a yönelerek hem dua eder hem de umutla şifayı bekler. Bu eserde “Ya Şâfi” lafzının merkezde yer alması, insanın hayatın her anında şifaya ve ilahi kudrete bağlılığını simgeler.
Sekiz kollu dairesel tasarım, İslam sanatında sıkça rastlanan sonsuzluk ve ilahi düzen temasını taşır. Sekiz rakamı, cennetin sekiz kapısını çağrıştırırken; döngüsel form, şifa arayışının ve Allah’a bağlılığın sürekliliğini temsil eder. Bu düzen içinde şekillenen motifler, ruhun içsel devinimini ve ilahi kudretle kurduğu kesintisiz bağı sembolize eder.
İlknur Dayoğlu, bu eseri tasarlarken yalnızca bir görsel bütünlük değil, aynı zamanda ruhu besleyen bir maneviyat alanı kurmayı hedeflemiştir. “Ya Şâfi” isminden yayılan enerji, sekizli döngü ve zarif hâtayi çiçekler arasında dolaşırken; izleyiciye hem estetik bir huzur hem de ilahi bir teslimiyet duygusu sunar. Tığların hafif yükselişiyle desenler arasında gizli bir nefes alıp veren bu eser hem göz hem kalp için şifa taşıyan bir dua gibi hayat bulur.